Bitirdiğimde kalbime bastığım bir kitaptan bahsedeceğim bugün: Şimdiki Çocuklar Harika.

Çok derinden sevdim bu kitabı çünkü; ben yetişkin olarak öncelikle ebeveynlerin, öğretmenlerin ve çocuklarla herhangi bir biçimde iletişimde olan kişilerin, yani aslında tüm yetişkinlerin :)) kendilerini eleştirebilme erdemine sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle yetişkinlerin öğrenmeye açık olmaları gerektiğine inanıyorum. Oysa yaygın olan malumumuz; öğrenmesi gereken de, eleştirilip düzeltilmesi gereken de hep çocuktur.

Peki ya değilse? Ya tam tersiyse?

İlk baskısını 1967’de yapmış olan bu kitap gösteriyor ki; bundan onlarca sene önce birisi bu gerçeği fark etmiş ve fark etmekle kalmamış, başkalarına da anlatmak istemiş. Düşünsenize, bugün, 2020’lerde hala çoğu eve girememiş olan bu bakış açısı aslında oralarda bir yerlerde senelerdir var ve keşfedilmeyi bekliyormuş! Bu bana inanılmaz geliyor! 1960’lar.. Annemle babamın bebekliğinin geçtiği yıllar..

Kitap, 2 ilkokul öğrencisi sınıf arkadaşından birinin İstanbul’dan Ankara’ya taşınması üzerine birbirlerine yazdıkları mektuplardan oluşuyor. Zeynep ve Ahmet, başlarından geçen ilginç ve kayda değer buldukları olayları birbirlerine mektuplar aracılığıyla anlatıyorlar. Ve kitap boyu bu mektuplarda “büyüklerin dünyasını, ikiyüzlülüklerini, yalanlarını, toplumdaki haksızlıkları, eğitim alanındaki saçmalıkları çocuk gözüyle” (Ş.Ç.H. sayfa 214) görme ayrıcalığını tecrübe ediyoruz. Bu olaylar, öyle ustalıkla ele alınmış ki, şöyle düşünüyorsunuz bir noktada sahiden de: “Bunca sade, yalın, hemen söylenivermiş, yazıya geçirilivermiş sanısı uyandıran kitabı ben de yazabilirdim.” (Ş.Ç.H. sayfa 218) Ama elbette bu, her babayiğidin harcı bir iş değil. Ve ben Aziz Nesin’in bu zorlu işi bunca iyi kotarmış olmasını yine bu yazının girişinde değindiğim bakış açısı yardımıyla başarmış olduğuna inanıyorum. Nitekim, kitabın sonunda çocuklara hitaben yazdığı mektupta şöyle diyor Aziz Nesin:

İçinizden ikiniz, birbirinize gerçekten mektuplar yazıp bunları toplasaydınız, dil yanlışları, imla yanlışları, daha başka yanlışlar yapacaktınız. Ama sizinkiler, yine de benim yazdıklarımdan çok daha güzel olacaktı. Çünkü, siz yazdıklarınızda özden ve doğal olacaktınız. Büyümüşlerle çocukların en büyük ayrılığı işte budur: Sizler de büyüdükçe bize benzeyecek, özdenlikten gittikçe uzaklaşacaksınız.
Bu kitapta, en yapılamayacak olanı yapmaya çalıştım, kendimi sizin yerinize koymaya uğraştım. Bu, hiç yapılamayacak olan bir şeydir. Çünkü, büyümüş insanlarla kendi çocuklukları arasında, belki bin, belki ikibin yıllık bir zaman vardır sanki. Onun için biz büyümüşler, kendi çocukluğumuzu unuturuz.”

Sayfa 210-211

Kitap boyu bir yandan tüm bunları düşünür, tecrübe ederken, bir yandan da çok eğlendim. Dildeki yalınlık, mizahın gücü ve o çocuksu samimiyet ara ara karşıma çıkan çizimlerin de etkisiyle aynı anda hem keyifli, hem dinlendirici hem de düşündürücü bir metin ile hemhal etti beni, ki bu çok az kitapta başımıza gelecek bir durumdur.

Son olarak; yine Aziz Nesin kitabın sonunda çocuklara hitaben yazdığı mektubunda şöyle diyor:

“Çocuklar için yazan bütün yazarlar gibi, ben de kitapta toplanan yazılarımla sizlere öğütler vermek istedim. Ne var ki, bu öğütlerin veriliş biçimi, başka büyümüşlerin çocuklara verdiği öğütlere benzemiyor. Ama gerçek yaşamımda, öz çocuklarıma böyle yapabildiğimi sanmayınız. Ben de, öz çocuklarıma, bütün öbür büyümüşler gibi davranıyorum. Çünkü, sanki aradan binlerce yıl geçmiş gibi, ben de çocukluğumu unutmuşum. Bunun yanlış olduğunu bilsek bile, başka türlü davranmak elimizde değil.” (Sayfa 211)

İtiraf niteliğinde olan bu sözlerin samimiyetine olan inancım tam olmakla birlikte, bugünden bakan biri olarak benim bu pasajın özellikle son cümlesine itirazım var: Artık başka türlü davranabilmek de mümkün ve bu mümkünlüğün bizim elimizde olan kısımları var

1960’lardan bakınca Aziz Nesin’in böyle söylemesi aslında pek normal. Ama bugün biz, başka türlü davranmanın, çok zor olsa da ve bir hayli emek istese de mümkün olduğunu biliyoruz. İçsel çalışmalarla farkındalık kazanarak, gerçekten isteyerek ve o yönde samimi emek vererek, teoride doğruluğuna inandığımız yaklaşım ve davranış biçimlerini hayatımıza adapte etmemiz mümkün. Kısacası, yetişkinler olarak çocuklarımıza başka türlü davranmamız artık mümkün. 1960’ların aksine bugün, bunu yapabilmemiz için bize rehberlik edecek dünya kadar kaynak var. Bizim bugün yetişkinler olarak, kusura bakmayalım ama, “Başka türlü davranmak elimde değil,” deme lüksümüz, özellikle çocuklarımızla ilgili bazı kritik konular söz konusu olduğunda, artık pek yok.

Şimdiki Çocuklar Harika, aslında 60 yıl öncesinden biz yetişkinlere yazılmış bir mektup. Ben bu mektuplardan -umuyorum ki- payıma düşeni aldım. Bu yazıyı da başka yetişkin kardeşlerime uzansın bu mektuplar umuduyla yazıyorum. Bir de tabii, her zamanki gibi, gelecekteki kendime…

Çocuklar hep harika; yeter ki biz onları bozmamanın bir yolunu bulalım.


25 Mart 2023

21 Mart 2023: Kitabı bitirip kalbime bastığım o an :))

Yorum bırakın